30 Kasım 2020 Pazartesi

İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ BİNASI

 İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ BİNASI

İzmir Büyükşehir Belediye Binası; 1951/55 İmar Planı kararları kapsamında Konak Meydanı çevresinde yer seçmiş olan yönetici merkez işlevlerinden biri olarak, 1966 yılında düzenlenen İzmir Belediye Sarayı Mimari Proje Yarışması sonucu seçilen mimari projenin uygulamasıdır.
Yarışma Jürisi dönemin ünlü mimarlarından Prof. Utarit İzgi, Dr. Muhteşem Giray, Muhlis Türkmen, Affan Karaca ve Emin Ertam'dan oluşmuştur. Mimari Proje müellifleri; Özdemir Arnas, Altan Akı ve Erhan Demirok olup Statik Betonerme Proje müellifi İnş. müh. Uğur Belger dir. Bina 1980/81 yıllarında kullanıma açılmıştır.


Mimarlık Yarışması yöntemi ile elde edilmiş olmasının yanı sıra, döneminin dünyadaki tasarım gelişmelerini kavramış, esinlenmiş, yorumlamış bir modern mimarlık ürünü yerel yönetim yapısı olarak, kentin modern mimarlık serüveninin çok önemli bir temsilcisidir.
Tasarım kararları olarak; zemin katı kısmen boşaltarak yaratılan kolonadlı avlu aracılığı ile Konak Meydanı ile çok güçlü ilişki kurma çabası, farklı katlarda farklı ölçülerle önerdiği konsol çıkma kat döşemelerinin yatayda oluşturduğu etkiyi güneş kontrol işlevi de gören prekast elemanlarla dengeleme kararı, düşey sirkülasyon çekirdeklerinin cephelerde farklı derinliklerle yansıtılması, çatı plağının geri çekilerek içbükey saçak tavanlarıyla sonlanması vb. kararlarıyla yarattığı güçlü arkitektonik etki ile özgün bir mimari olgunluktadır. İç mekan çözümleriyle de işlevine tam uygun bir yönetim binası olduğu söylenebilir.
Dünyada XX. yüzyıl modern mimarlık mirası binalar da birer kültür mirası olarak kabul edilmekte, korunmalarına ve yaşatılmalarına yönelik politikalar benimsenmektedir. Modern mimarlık, tasarım ve şehir plancılığı ürünlerini belgelemek ve korumak amacıyla (International Working Party for Documentation and Conservation of Buildings, Sites and Neighborhoods of the Modern Movement) DOKOMOMO gibi Uluslararası girişimler bulunmaktadır.


Tarihi Konak Meydanını tanımlayan binalardan,1955 yılında Sarı Kışlanın yıkımı ile başlayan mekânsal çözülme süreci sonunda Meydan ölçeğini ve asıl ögelerini kaybetmiş, Saat Kulesi ve Cami dışında özgün bir bina kalmamıştır. Hükümet Konağı yangın sonrası Rekonstrüksiyon olarak inşa edilmiştir. Bütün iyi niyetli çabalara rağmen Konak bir daha kimliği olan bir Kent Meydanı olamamış, alan olarak kalmıştır. Günümüzde Konak Meydanı için eskiye dönük arayışlar çok anlamlı olmayacaktır.
Kuşkusuz İBŞB yönetimi hasar sonucunda incelemeye gerekli özeni göstermiştir. Ancak İBŞB binasının, özetlemeye çalışılan ve sıralanabilecek daha pek çok nedenle güçlendirilerek korunması doğru bir karar olacaktır. İzmir Büyükşehir Belediyesi Binası Yıkım kararının gözden geçirilmesi kentimizin modern mimarlık birikimi açısından son derece önemlidir. Umarım karar vericiler koşullarını biraz zorlayıp bu yönde bir uygulamayı benimserler.
(Ftğrflr.: Alıntıdır)
Hasan Topal
30.11.2020

9 Kasım 2020 Pazartesi

KAKS TAKS EMSAL ve %30

 KAKS TAKS EMSAL ve %30

Son on iki yıldır, yapı ve bina güvenliğine dair yönetmelikler ve uygulamalar yerine, onlarca kez yönetmelik değişikliği, tebliği, açıklaması, görüş yazısı, yorumu yapılan tek konu daha çok m2, daha çok yapı alanı, daha çok rant alanı nasıl yaratılır, imar planının tanımladığı yapı alanı nasıl artırılır olmuştur.
EMSAL hesabına merdiven mi, sahanlık mı, ortak alan mı, açık çıkma mı, kapalı çıkma mı dahil olduğu, sahanlığın şu kadar oranının şu kadar fazlası EMSAL harici, yüzde otuza hangi alanlar dahil yada dahil değil, TAKS'a hangisi dahil, KAKS'a bu alan neden dahil, neden hariç açıklaması vb. tartışmalar yapıldı, yapılıyor. Bahçedeki yüzme çok önemli, derinliğine dikkat TAKS'a dahil mi değil mi için ve zemin terasın ne kadarı KAKS için iz düşüm? vb. gibi.
Enerjisini özetlenen daha çok yapı alanı yaratma atraksiyonlarına harcayan imar düzeni ve anlayışı yerine, daha güvenli yapı, daha nitelikli mimari, daha güvenli ve yaşam kalitesi yüksek kent anlayışı için bir zihinsel dönüşüm oluşturulamadığı sürece, umut az gelecekten.
Gerçek olan ise, Anadolu Plakası Deprem üretmeye devam edecek.
Hasan Topal


GÜVENLİ KENT ve İZMİR DEPREMİ

 

GÜVENLİ KENT ve İZMİR DEPREMİ

İzmir 30 Ekim 2020 Cuma günü saat 14.51 de büyük bir depremle sarsıldı. Dünya genelinde yaygın gözlem istasyonlarının ve uydu sistemlerinin kayıtlarına sahip çok sayıda Jeoloji Kurumu ve Enstitü tarafından depremin büyüklüğü 6.9 - 7 olarak açıklandı.

USGS Amerika Jeoloji Araştırmaları Kurumu, Magnitüdlerine göre; 8 ve üzeri büyüklükteki depremleri çok çok şiddetli, 7 ve 7.9 arası büyüklükteki depremleri çok şiddetli 6 ve 6.9 arası büyüklükteki depremleri şiddetli olarak tanımlamaktadır. (1)

Bu özet tanımlamaya göre İzmir'de yaşanan depremin 7 büyüklüğünde ve çok şiddetli bir deprem olduğu söylenebilir.

Kuşkusuz en önemli sonuç; ülkenin üçüncü büyük metropolünde büyük ve çok şiddetli bir deprem yaşanmış kent yara almıştır. Nedeni yıkılan, hasar gören yapılar, can kayıpları ve evsiz kalmış insanlarımızın bulunmasıdır.



Günümüzde depreme karşı, güvenli yapılaşma, kentleşme ve yaşam kalitesi yüksek bir kent için, yapılması gerekenler bilinmektedir. Gerekenler özetle; 1-Kamu yararını gözeten doğru planlama, 2-Nitelikli tasarım ve projelendirme, 3-Kaliteli malzeme ve işçilik, 4- Ödünsüz etkin kamu yapı denetimidir. Bu aşamalardan herhangi birinin veya birkaçının yanlışlığı depremlerde yıkımlara kayıplara yol açmaktadır. Bir başka ifadeyle yıkımlar ve can kayıpları varsa bu kademelerden birinin veya birkaçının yanlış yapıldığı ortadadır.

Depremin sonuçları üzerine çok ayrıntılı analiz ve değerlendirmeler yapılacaktır. Yıkılan yapıların, ağır hasar gören yapıların mevzuat, planlama, tasarım, yapım ve denetim süreç ve aşamalarında yapılan hatalar araştırılacaktır, araştırılmalıdır. Ancak yaşanan felaketin üzerinden henüz birkaç gün geçmeden kentin ve toplumun gündemi hızla değiştiriliyor, başka ülkelerin seçim sonuçları vb. suni gündemler yaratılıyor.

Asıl yapılması gereken bıkmadan usanmadan İmar düzeninin eksiklerini, boşluklarını, nitelikli tasarımı, nitelikli inşaat yapımını, nitelikli yapı denetimini, müteahhitlik sisteminin çarpıklıklarını imar aflarını tartışmayı, yeni politikalar ve yeni kararlar oluşturmayı başarmamız gereğidir.

1999 Marmara depreminin ardından Deprem Bölgesinde inceleme yapan ve Mimarlar Odası İzmir Şubesinde yapılan toplantıya katılan Japon Mimar ve Mühendis deprem uzmanları ''her büyük depremden sonra Japonya'da yapılaşmaya dair yönetmelik, norm ve standartları gözden geçirilir, yeni bilgi ve bulgular yapılaşma kentleşme sürecine dair mevzuata ve uygulamalara ödünsüz yansıtılır'' bilgisini paylaşmışlardı.

Diğer yandan ülkemizde kentleşme ve yapılaşma sürecine dair mevzuat düzenlemeleri ve uygulamalara bakıldığında;

-İmar Kanunu var, İmar Yönetmeliği var,

-Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik Var

-İmar Affı Kanunu ve Uygulama Yönetmeliği var

-Yapı Kayıt Belgesi (İmar Barışı) Kanunu ve Yönetmeliği var

-Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği var

-İmar Planları var

-İnşaat Ruhsatları var (Ruhsat Dosyalarında en az yaklaşık yirmi farklı belgeleri vardır)

-Müteahhitleri var

-Mimari Projeleri var

-Statik/Betonarme Projeleri var

-Tesisat Projeleri var

-Fenni Mesulleri var

-Yapı Denetimi Kanunu ve Yönetmeliği var

-Yapı Kullanma İzinleri var

-Elektrik, su, kanalizasyon bağlantıları var

-Bu düzenleme ve belgelerin hepsinin altında yetkili (Siyasi ve teknik) sorumlu imzalar var.


Bütün bu düzenlemelere rağmen binalar yıkılıyor can kayıpları yaşanıyor. Hatta Riskli Yapılar olduğu tespit edilmiş olan ve riskli yapılar oldukları on yıldır bilinen, boşaltılıp yıkılması gerekirken mevzuatın boşlukları nedeniyle boşaltılamamış ve bu depremde yıkılıp can kayıplarına yol açan binalar olduğu açıklanıyor ilgililer tarafından.

Yıkılan ve ağır hasar alan yapılarda görülüyor ki yukarıda özetle sıralanan yapım süreci boyunca olmayan şey mevzuata ve bilime uygun imalat ve iş Ahlakıdır.


Yıkımlar ve hasarlı binalar için ve can kayıpları için herkesi ve toplumu suçlu ilan etmek suçu örtmektir. Yukarıda belirtilen kademeler soruşturularak iş Ahlakına aykırı uygulamalar yapanlar (siyasi ve teknik sorumlular) bulunmalı yargı önünde hesap vermeleri sağlanmalıdır.

Ve daha acı olan ise depremde binaları yıkılan bir ülkede, on binlerce inşaat mühendisi, mimar ve şehir plancısı iş bulamamaktadır. Bu ne yaman bir çelişkidir.

Toplum olarak Ahlak'ı ve Ahlak temelli Hukuk'u egemen kılarak, kentlerimizi ve binalarımızı akla, bilime ve tekniğe tam bir uygunlukta inşa etmeyi sağlamak zorundayız. Merkezi ve yerel karar vericiler popülist uygulamaları terk etmeli, imar ve yapılaşma sürecinde ilkeli, kararlı bir duruşla imar affı, imar barışı gibi bilim dışı uygulamaları reddetmelidir. Aksi boş öfke, hamaset ve "yapıyormuş" gibi yapmak olacaktır.

İzmir ve Ege'ye geçmiş olsun. Büyük bir deprem yaşandı. Yıkılan binalarda yaşamını yitiren insanlarımız için üzgünüm, yakınlarına sabır diliyorum.

Hasan Topal

Mimar (Mimarlar Odası İzmir Şubesi Eski Başkanı)

KONAK KEMERALTI İKTİSADİ DURUM

  KONAK- KEMERALTI İKTİSADİ DURUM MEKAN İLİŞKİSİ ve BİR UYARI İktisadi durum ile mekan arasında doğrudan bir ilişki vardır. Bir başka ifade ...