KONAK- KEMERALTI
İKTİSADİ DURUM MEKAN İLİŞKİSİ ve BİR UYARI
KONAK- KEMERALTI
İKTİSADİ DURUM MEKAN İLİŞKİSİ ve BİR UYARI
İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ BİNASI
KAKS TAKS EMSAL ve %30
GÜVENLİ KENT ve İZMİR DEPREMİ
İzmir 30 Ekim 2020 Cuma günü saat 14.51 de büyük bir depremle sarsıldı. Dünya genelinde yaygın gözlem istasyonlarının ve uydu sistemlerinin kayıtlarına sahip çok sayıda Jeoloji Kurumu ve Enstitü tarafından depremin büyüklüğü 6.9 - 7 olarak açıklandı.
USGS Amerika Jeoloji Araştırmaları Kurumu,
Magnitüdlerine göre; 8 ve üzeri büyüklükteki depremleri çok çok şiddetli, 7 ve
7.9 arası büyüklükteki depremleri çok şiddetli 6 ve 6.9 arası büyüklükteki
depremleri şiddetli olarak tanımlamaktadır. (1)
Bu özet tanımlamaya göre İzmir'de yaşanan depremin 7
büyüklüğünde ve çok şiddetli bir deprem olduğu söylenebilir.
Kuşkusuz en önemli sonuç; ülkenin üçüncü büyük metropolünde büyük ve çok şiddetli bir deprem yaşanmış kent yara almıştır. Nedeni yıkılan, hasar gören yapılar, can kayıpları ve evsiz kalmış insanlarımızın bulunmasıdır.
Günümüzde depreme karşı, güvenli yapılaşma, kentleşme ve yaşam kalitesi yüksek bir kent için, yapılması gerekenler bilinmektedir. Gerekenler özetle; 1-Kamu yararını gözeten doğru planlama, 2-Nitelikli tasarım ve projelendirme, 3-Kaliteli malzeme ve işçilik, 4- Ödünsüz etkin kamu yapı denetimidir. Bu aşamalardan herhangi birinin veya birkaçının yanlışlığı depremlerde yıkımlara kayıplara yol açmaktadır. Bir başka ifadeyle yıkımlar ve can kayıpları varsa bu kademelerden birinin veya birkaçının yanlış yapıldığı ortadadır.
Depremin sonuçları üzerine çok ayrıntılı analiz ve değerlendirmeler yapılacaktır. Yıkılan yapıların, ağır hasar gören yapıların mevzuat, planlama, tasarım, yapım ve denetim süreç ve aşamalarında yapılan hatalar araştırılacaktır, araştırılmalıdır. Ancak yaşanan felaketin üzerinden henüz birkaç gün geçmeden kentin ve toplumun gündemi hızla değiştiriliyor, başka ülkelerin seçim sonuçları vb. suni gündemler yaratılıyor.
Asıl yapılması gereken bıkmadan usanmadan İmar düzeninin eksiklerini, boşluklarını, nitelikli tasarımı, nitelikli inşaat yapımını, nitelikli yapı denetimini, müteahhitlik sisteminin çarpıklıklarını imar aflarını tartışmayı, yeni politikalar ve yeni kararlar oluşturmayı başarmamız gereğidir.
1999 Marmara depreminin ardından Deprem Bölgesinde
inceleme yapan ve Mimarlar Odası İzmir Şubesinde yapılan toplantıya katılan
Japon Mimar ve Mühendis deprem uzmanları ''her büyük depremden sonra Japonya'da
yapılaşmaya dair yönetmelik, norm ve standartları gözden geçirilir, yeni bilgi
ve bulgular yapılaşma kentleşme sürecine dair mevzuata ve uygulamalara ödünsüz
yansıtılır'' bilgisini paylaşmışlardı.
Diğer yandan ülkemizde kentleşme ve yapılaşma sürecine dair mevzuat düzenlemeleri ve uygulamalara bakıldığında;
-İmar Kanunu var, İmar Yönetmeliği var,
-Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında
Yönetmelik Var
-İmar Affı Kanunu ve Uygulama Yönetmeliği var
-Yapı Kayıt Belgesi (İmar Barışı) Kanunu ve
Yönetmeliği var
-Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği var
-İmar Planları var
-İnşaat Ruhsatları var (Ruhsat Dosyalarında en az
yaklaşık yirmi farklı belgeleri vardır)
-Müteahhitleri var
-Mimari Projeleri var
-Statik/Betonarme Projeleri var
-Tesisat Projeleri var
-Fenni Mesulleri var
-Yapı Denetimi Kanunu ve Yönetmeliği var
-Yapı Kullanma İzinleri var
-Elektrik, su, kanalizasyon bağlantıları var
-Bu düzenleme ve belgelerin hepsinin altında yetkili
(Siyasi ve teknik) sorumlu imzalar var.
Bütün bu düzenlemelere rağmen binalar yıkılıyor can kayıpları yaşanıyor. Hatta Riskli Yapılar olduğu tespit edilmiş olan ve riskli yapılar oldukları on yıldır bilinen, boşaltılıp yıkılması gerekirken mevzuatın boşlukları nedeniyle boşaltılamamış ve bu depremde yıkılıp can kayıplarına yol açan binalar olduğu açıklanıyor ilgililer tarafından.
Yıkılan ve ağır hasar alan yapılarda görülüyor ki yukarıda özetle sıralanan yapım süreci boyunca olmayan şey mevzuata ve bilime uygun imalat ve iş Ahlakıdır.
Yıkımlar ve hasarlı binalar için ve can kayıpları için
herkesi ve toplumu suçlu ilan etmek suçu örtmektir. Yukarıda belirtilen
kademeler soruşturularak iş Ahlakına aykırı uygulamalar yapanlar (siyasi ve
teknik sorumlular) bulunmalı yargı önünde hesap vermeleri sağlanmalıdır.
Ve daha acı olan ise depremde binaları yıkılan bir
ülkede, on binlerce inşaat mühendisi, mimar ve şehir plancısı iş
bulamamaktadır. Bu ne yaman bir çelişkidir.
Toplum olarak Ahlak'ı ve Ahlak temelli Hukuk'u egemen kılarak, kentlerimizi ve binalarımızı akla, bilime ve tekniğe tam bir uygunlukta inşa etmeyi sağlamak zorundayız. Merkezi ve yerel karar vericiler popülist uygulamaları terk etmeli, imar ve yapılaşma sürecinde ilkeli, kararlı bir duruşla imar affı, imar barışı gibi bilim dışı uygulamaları reddetmelidir. Aksi boş öfke, hamaset ve "yapıyormuş" gibi yapmak olacaktır.
İzmir ve Ege'ye geçmiş olsun. Büyük bir deprem yaşandı. Yıkılan binalarda yaşamını yitiren insanlarımız için üzgünüm, yakınlarına sabır diliyorum.
Hasan Topal
Mimar (Mimarlar Odası İzmir Şubesi Eski Başkanı)
BİR AKDENİZ HARİTASI ve İZMİR
ISSIZLAŞAN MEKANLAR ve SİLİNEN İZLER
Kentin kültürel ve mekansal değerleri yalnızca geçmişe ait olanlar degildir. Günümüzde de kentin sosyal kültürel yaşamına değerler katan, önemli figürler ile bütünleşip anı değeri olan mekanlar da kent için modern zamanın kültürel bir odak alanıdır.
Paris için Cafe Magot hangi işlevi yansıtıyorsa, İzmir için de Miko Cafe yaklaşık 25 yıl boyunca benzer işlevi fazlasıyla taşımıştır. Şair Can Yücel'in adı verilen sokağı bir anlamda kente kazandıran, bir buluşma, bir soluklanma, bir paylaşma mekanı olan Miko Cafe kapanmış. Böylesi bir mekanın yaşatılamaması bu kentin karar vericileri ve entelijansiyası için düşünsel bir soru alanıdır.
Miko Cafe de yarattıkları kültürel soluk ile sokağına, semtine ve kentine katkıları için dostlarımız Elçin ve Cenap'a sonsuz teşekkürler. Alsancak, Kıbrıs Şehitleri Caddesi ve Can Yücel Sokağı Miko'suz artık daha ıssız daha soluksuz kalacak. Üzgünüm
Hasan Topal
8 Eylül 2020
Bir İmar Planı Değişikliği Hikayesi
Yada Şehirciliğimizin Özet Yakın Tarihi
Emlak Bankası 2002 yılına kadar ülkenin konut sorununun çözümünde finansman desteği sağlayan, yanı sıra büyük kentlerde konut yapıp satan bir Kamu Bankasıdır.
İzmir de Bostanlı-Mavişehir bölgesinde binlerce konut yapmış, İmar planlarında bu konutlarda yaşayacak nüfusun ihtiyacı olan Eğitim, Sağlık, Spor Tesisi, Yeşil alanlar, Kültürel Tesis alanları ayrılmıştır. Bu tesislerden bir bölümü gerçekleşmiştir.
Emlak Bankası 2002 yılında tasfiye edilip, mülkiyetleri Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı/TOKİ'ne devredilmiştir.
Emlak Bankasının yani Kamunun mülkiyetinde bulunan ve imar planında ayrılmış olduğu amaç doğrultusunda Kamunun Kullanımına sunulması gereken Eğitim Tesisi Alanları, Sağlık Tesisi Alanları, Spor Tesisi Alanları, Yeşil/Rekreasyon Alanları TOKİ tarafından satılmıştır.
Bu satışlardan sonra Bakanlık ve TOKİ tarafından yapılan plan değişiklikleri ile, çok sayıda yargı kararına rağmen; Bölgede yaşayan nüfusun ihtiyacı için ayrılmış olan Kamu Eğitim Alanları Özel Eğitim alanı olmuş, Kamu Sağlık Tesisi alanları özel Eğitim alanı olmuş, kamu Sosyal Kültürel Tesisi alanları özel Eğitim alanı olmuş, Yeşil alanlar ve kalan Spor Tesisi alanları da Kamusal kullanım işlevinden çıkarılma, özel mülkiyete dönüşme sürecini yaşamaya başlamışlardır.
Atakentte bulunan ve İmar Planlarında Spor Tesisi Alanı olarak ayrılmış olan ve aslında kamuya terkedilip Kamuya ait Spor tesisi yapılması gereken alan, Planlarda Spor Tesisi alanı olduğu bilinerek satılmış ve satın alınmıştır. Yani yürürlükteki imar planı satın alanların bilgisi dahilindedir ve hiç bir mağduriyetleri yoktur.
Ancak ne gariptir ki İzmir Büyük Şehir Belediye Meclisi, İmar Kanununa ve Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine özetle Şehircilik Bilimine, Planlama İlkelerine ve Kamu yararına aykırı olarak ve parsel ölçeğinde bir Nazım İmar Planı Değişikliği yaparak bu Spor Tesisi Alanını Özel Eğitim Tesisine dönüştürmüştür.
Değişiklik gerekçeleri de, özel eğitim kurumlarının daha iyi eğitim verdiği gibi bir tuhaf savunma ile yapılabilmiş Meclis oturumunda. Anlaşılan Kamu Yararı ile Özel kişi yararı farkı anlaşılamamış bile..
Bu arada aynı günlerde, kıyıda bulunan bir başka Spor Tesisi Alanını ve Rekreasyon Alanını TOKİ satışa çıkarmış, bütün mahalle sakinleri ve Karşıyaka ve Büyükşehir Belediyeleri bu satışlara haklı olarak ve çok doğru bir duruşla kamu yararı adına karşı çıkmaktadırlar.
Bu çifte standartlı planlama pratiği yaşanırken, tartışmaları sürerken asıl şaşırtıcı gelişme bu gün basına yansımıştır.
Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı, Atakentte bulunan ve İmar Planında Spor Tesisi Alanı kullanımına ayrılmış olan alanı Özel Eğitim Tesisi Alanına dönüştüren Nazım İmar Planı Değişikliğini, İmar Kanununa aykırı bularak, Kararın düzeltilmesini istemiş. Basına yansıdığı şekli ile, yakınında eşdeğer bir spor alanı ayrılmadığı gerekçe gösterilmiş. Plan değişikliğinin tek eksiği/yanlışı bu imiş gibi.
Ve doğruyu kim yapıyor, yanlışı kim yapıyor ortalık toza dumana karışıyor.
..................
Kamu yararı ve Planlama ilkeleri, bir kez delindiğinde, tutunacak dal kalmayan ilkelerdir, çifte standartlı duruma düşülür. Şehircilik anlayışında olması beklenen politik farklar ortadan kalkar.
Ve bu kentin 8500 yıllık mekansal/kültürel birikimi bu gelişmeleri hak etmez yada bu anlayışla, kamusal kentsel donatıları yeterli, yeşil alanları yeterli, yaşam kalitesi yüksek bir dünya kenti olabilmek bir hayli uzak ihtimal.
Hasan Topal
KONAK- KEMERALTI İKTİSADİ DURUM MEKAN İLİŞKİSİ ve BİR UYARI İktisadi durum ile mekan arasında doğrudan bir ilişki vardır. Bir başka ifade ...