9 Aralık 2020 Çarşamba

KONAK KEMERALTI İKTİSADİ DURUM

 KONAK- KEMERALTI

İKTİSADİ DURUM MEKAN İLİŞKİSİ ve BİR UYARI

İktisadi durum ile mekan arasında doğrudan bir ilişki vardır. Bir başka ifade ile iktisadi durum, sosyal, kültürel ilişkiler doğrudan mekana yansır, mekanı oluşturur, yaşatır. XX. Yüzyıl kentleşme sürecinde kentin formunu tanımlayan gelişmelerde bölgeleme kararları belirleyici olmuş, bu bağlamda yönetici merkez işlevleri çevresinde yoğunlaşan ilişkiler ağı içinde yaratılan hizmetler sektörü ve ticarete dayalı iktisadi varoluş biçimleri bir anlamda kentlerin kimliğini de belirlemiştir.
İzmir de Kemeraltı, MÖ. IV. yüzyıldan (kentin kuruluş yıllarından) günümüze Liman ve Ticarete dayalı geleneksel tarihi ticaret merkezi işlevini sürdürmüş, bu ilişkilerin yansımasıyla mekan karakteri ve kimliği oluşmuştur.


1950 lerde yapılmış olan kent planları, Konak Meydanı çevresinde var olan yönetici merkez işlevlerinin gelişmesi kararını önermiş, bu karar kapsamında Sarı Kışlanın yıkılmasıyla tarihi meydanın mekânsal çözülme süreci başlamıştır. Plan kararı uyarıca İzmir Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binası 1960/70 lerde Konakta yapılmıştır. Yangın sonrası Hükümet Konağı, Emniyet Müdürlüğü vb. işlevlerin yer aldığı yeni yapılar grubu da 1970 lerde tamamlanmıştır. Adliye İşlevi ve Defterdarlık SSK bloklarında yer almıştır. Bankalar, Tapu dairesi vb. işlevler de Konak ve çevresinde yer seçmişlerdir.
Sayılan yönetici merkez işlevlerinin çalışan sayısı yaklaşık beş bin kişiye ulaşmaktadır. Ayrıca hizmet üretimi boyutunda oluşturduğu çekim merkezi olarak, yaklaşık günlük yüzbin kişinin bölgeye geliş gidiş hareketliliğini yaratmaktadır. Bu hareketliliğin Kemeraltının iktisadi durumuna büyük olumlu katkı yaptığı bilinmektedir.
1980 lerin sonunda merkez işlevlerinin Konaktan desantralize edilmesi kararı benimsenmiş, bu kapsamda 2000 lerde Adliye Bayraklı/Salhane bölgesine taşınmıştır. Adliye işlevinin Konaktan çıkması ile birlikte çevrede yoğunlaşmış olan Avukat Büroları da bölgeden ayrılmışlardır. Tapu daireleri de Alsancak bölgesine taşınmıştır. Defterdarlık Bayraklıya taşınmıştır.
Ayrıntılı bir araştırma bulunmamakla birlikte, Adliyenin ve Avukat bürolarının, Defterdarlık ve Tapu dairelerinin bu bölgeden ayrılması ile, çalışanlarının ve yarattıkları insan sirkülasyonunun bölgeye artık günlük olarak gelmiyor olmasının Kemeraltı ticaretinin olumsuz etkilenmesine neden olduğu söylenebilir. İlginç olan kent planları bu işlevlerin ayrılması kararını alırken, yerlerine hangi işlevlerin getirileceği kararını içermemiş, boşluk yaratmıştır.


Son günlerde, deprem hasarı nedeniyle İzmir Büyükşehir Belediyesi Binasının yıkılması kararı alınmıştır. Yeni Belediye Binasının nerede yapılacağına dair bir karar ve bilgi de bulunmamaktadır. Belediyede çalışan sayısı da yaklaşık ikibinbeşyüz kişi olup, çekim işlevi nedeniyle bölgeye yaklaşık on binlerce insan sirkülasyonu yaratmaktadır. İBŞ. Belediyesinin Konaktan taşınmasıyla çok önemli bir insan sayısının Konak ve Kemeraltı ile günlük ilişkisi sona erecektir.
Kemeraltının yaşatılması, iktisadi durumunu yaratan nitelikli ticaret işlevinin sürdürülebililiğine bağlıdır. Yukarıda özetlenen gelişmeler bu iktisadi durumu ve mekanı doğrudan etkilemektedir. Bir başka ifade ile Kemeraltının yaşatılabilmesi bu iktisadi ve mekânsal duyarlılıklara bağlıdır.
Kentin tarihi merkezi ve çevresindeki gelişmelere yalnızca, alan yaratmak benzeri sığlıkta bakılamaz. Çok daha derin kentsel sorunlar üzerinde ayrıntılı düşünülüp, özenle planlanarak karar verilmesi ve bu karar alınırken kentin tarihi ve modern kültürel mirası değerlerinin göz ardı edilmemesi gerekir. Mesele şu bina/lar yıkılsa ne güzel olur meselesi basitliğinde değildir.
Hasan Topal

30 Kasım 2020 Pazartesi

İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ BİNASI

 İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ BİNASI

İzmir Büyükşehir Belediye Binası; 1951/55 İmar Planı kararları kapsamında Konak Meydanı çevresinde yer seçmiş olan yönetici merkez işlevlerinden biri olarak, 1966 yılında düzenlenen İzmir Belediye Sarayı Mimari Proje Yarışması sonucu seçilen mimari projenin uygulamasıdır.
Yarışma Jürisi dönemin ünlü mimarlarından Prof. Utarit İzgi, Dr. Muhteşem Giray, Muhlis Türkmen, Affan Karaca ve Emin Ertam'dan oluşmuştur. Mimari Proje müellifleri; Özdemir Arnas, Altan Akı ve Erhan Demirok olup Statik Betonerme Proje müellifi İnş. müh. Uğur Belger dir. Bina 1980/81 yıllarında kullanıma açılmıştır.


Mimarlık Yarışması yöntemi ile elde edilmiş olmasının yanı sıra, döneminin dünyadaki tasarım gelişmelerini kavramış, esinlenmiş, yorumlamış bir modern mimarlık ürünü yerel yönetim yapısı olarak, kentin modern mimarlık serüveninin çok önemli bir temsilcisidir.
Tasarım kararları olarak; zemin katı kısmen boşaltarak yaratılan kolonadlı avlu aracılığı ile Konak Meydanı ile çok güçlü ilişki kurma çabası, farklı katlarda farklı ölçülerle önerdiği konsol çıkma kat döşemelerinin yatayda oluşturduğu etkiyi güneş kontrol işlevi de gören prekast elemanlarla dengeleme kararı, düşey sirkülasyon çekirdeklerinin cephelerde farklı derinliklerle yansıtılması, çatı plağının geri çekilerek içbükey saçak tavanlarıyla sonlanması vb. kararlarıyla yarattığı güçlü arkitektonik etki ile özgün bir mimari olgunluktadır. İç mekan çözümleriyle de işlevine tam uygun bir yönetim binası olduğu söylenebilir.
Dünyada XX. yüzyıl modern mimarlık mirası binalar da birer kültür mirası olarak kabul edilmekte, korunmalarına ve yaşatılmalarına yönelik politikalar benimsenmektedir. Modern mimarlık, tasarım ve şehir plancılığı ürünlerini belgelemek ve korumak amacıyla (International Working Party for Documentation and Conservation of Buildings, Sites and Neighborhoods of the Modern Movement) DOKOMOMO gibi Uluslararası girişimler bulunmaktadır.


Tarihi Konak Meydanını tanımlayan binalardan,1955 yılında Sarı Kışlanın yıkımı ile başlayan mekânsal çözülme süreci sonunda Meydan ölçeğini ve asıl ögelerini kaybetmiş, Saat Kulesi ve Cami dışında özgün bir bina kalmamıştır. Hükümet Konağı yangın sonrası Rekonstrüksiyon olarak inşa edilmiştir. Bütün iyi niyetli çabalara rağmen Konak bir daha kimliği olan bir Kent Meydanı olamamış, alan olarak kalmıştır. Günümüzde Konak Meydanı için eskiye dönük arayışlar çok anlamlı olmayacaktır.
Kuşkusuz İBŞB yönetimi hasar sonucunda incelemeye gerekli özeni göstermiştir. Ancak İBŞB binasının, özetlemeye çalışılan ve sıralanabilecek daha pek çok nedenle güçlendirilerek korunması doğru bir karar olacaktır. İzmir Büyükşehir Belediyesi Binası Yıkım kararının gözden geçirilmesi kentimizin modern mimarlık birikimi açısından son derece önemlidir. Umarım karar vericiler koşullarını biraz zorlayıp bu yönde bir uygulamayı benimserler.
(Ftğrflr.: Alıntıdır)
Hasan Topal
30.11.2020

9 Kasım 2020 Pazartesi

KAKS TAKS EMSAL ve %30

 KAKS TAKS EMSAL ve %30

Son on iki yıldır, yapı ve bina güvenliğine dair yönetmelikler ve uygulamalar yerine, onlarca kez yönetmelik değişikliği, tebliği, açıklaması, görüş yazısı, yorumu yapılan tek konu daha çok m2, daha çok yapı alanı, daha çok rant alanı nasıl yaratılır, imar planının tanımladığı yapı alanı nasıl artırılır olmuştur.
EMSAL hesabına merdiven mi, sahanlık mı, ortak alan mı, açık çıkma mı, kapalı çıkma mı dahil olduğu, sahanlığın şu kadar oranının şu kadar fazlası EMSAL harici, yüzde otuza hangi alanlar dahil yada dahil değil, TAKS'a hangisi dahil, KAKS'a bu alan neden dahil, neden hariç açıklaması vb. tartışmalar yapıldı, yapılıyor. Bahçedeki yüzme çok önemli, derinliğine dikkat TAKS'a dahil mi değil mi için ve zemin terasın ne kadarı KAKS için iz düşüm? vb. gibi.
Enerjisini özetlenen daha çok yapı alanı yaratma atraksiyonlarına harcayan imar düzeni ve anlayışı yerine, daha güvenli yapı, daha nitelikli mimari, daha güvenli ve yaşam kalitesi yüksek kent anlayışı için bir zihinsel dönüşüm oluşturulamadığı sürece, umut az gelecekten.
Gerçek olan ise, Anadolu Plakası Deprem üretmeye devam edecek.
Hasan Topal


GÜVENLİ KENT ve İZMİR DEPREMİ

 

GÜVENLİ KENT ve İZMİR DEPREMİ

İzmir 30 Ekim 2020 Cuma günü saat 14.51 de büyük bir depremle sarsıldı. Dünya genelinde yaygın gözlem istasyonlarının ve uydu sistemlerinin kayıtlarına sahip çok sayıda Jeoloji Kurumu ve Enstitü tarafından depremin büyüklüğü 6.9 - 7 olarak açıklandı.

USGS Amerika Jeoloji Araştırmaları Kurumu, Magnitüdlerine göre; 8 ve üzeri büyüklükteki depremleri çok çok şiddetli, 7 ve 7.9 arası büyüklükteki depremleri çok şiddetli 6 ve 6.9 arası büyüklükteki depremleri şiddetli olarak tanımlamaktadır. (1)

Bu özet tanımlamaya göre İzmir'de yaşanan depremin 7 büyüklüğünde ve çok şiddetli bir deprem olduğu söylenebilir.

Kuşkusuz en önemli sonuç; ülkenin üçüncü büyük metropolünde büyük ve çok şiddetli bir deprem yaşanmış kent yara almıştır. Nedeni yıkılan, hasar gören yapılar, can kayıpları ve evsiz kalmış insanlarımızın bulunmasıdır.



Günümüzde depreme karşı, güvenli yapılaşma, kentleşme ve yaşam kalitesi yüksek bir kent için, yapılması gerekenler bilinmektedir. Gerekenler özetle; 1-Kamu yararını gözeten doğru planlama, 2-Nitelikli tasarım ve projelendirme, 3-Kaliteli malzeme ve işçilik, 4- Ödünsüz etkin kamu yapı denetimidir. Bu aşamalardan herhangi birinin veya birkaçının yanlışlığı depremlerde yıkımlara kayıplara yol açmaktadır. Bir başka ifadeyle yıkımlar ve can kayıpları varsa bu kademelerden birinin veya birkaçının yanlış yapıldığı ortadadır.

Depremin sonuçları üzerine çok ayrıntılı analiz ve değerlendirmeler yapılacaktır. Yıkılan yapıların, ağır hasar gören yapıların mevzuat, planlama, tasarım, yapım ve denetim süreç ve aşamalarında yapılan hatalar araştırılacaktır, araştırılmalıdır. Ancak yaşanan felaketin üzerinden henüz birkaç gün geçmeden kentin ve toplumun gündemi hızla değiştiriliyor, başka ülkelerin seçim sonuçları vb. suni gündemler yaratılıyor.

Asıl yapılması gereken bıkmadan usanmadan İmar düzeninin eksiklerini, boşluklarını, nitelikli tasarımı, nitelikli inşaat yapımını, nitelikli yapı denetimini, müteahhitlik sisteminin çarpıklıklarını imar aflarını tartışmayı, yeni politikalar ve yeni kararlar oluşturmayı başarmamız gereğidir.

1999 Marmara depreminin ardından Deprem Bölgesinde inceleme yapan ve Mimarlar Odası İzmir Şubesinde yapılan toplantıya katılan Japon Mimar ve Mühendis deprem uzmanları ''her büyük depremden sonra Japonya'da yapılaşmaya dair yönetmelik, norm ve standartları gözden geçirilir, yeni bilgi ve bulgular yapılaşma kentleşme sürecine dair mevzuata ve uygulamalara ödünsüz yansıtılır'' bilgisini paylaşmışlardı.

Diğer yandan ülkemizde kentleşme ve yapılaşma sürecine dair mevzuat düzenlemeleri ve uygulamalara bakıldığında;

-İmar Kanunu var, İmar Yönetmeliği var,

-Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik Var

-İmar Affı Kanunu ve Uygulama Yönetmeliği var

-Yapı Kayıt Belgesi (İmar Barışı) Kanunu ve Yönetmeliği var

-Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği var

-İmar Planları var

-İnşaat Ruhsatları var (Ruhsat Dosyalarında en az yaklaşık yirmi farklı belgeleri vardır)

-Müteahhitleri var

-Mimari Projeleri var

-Statik/Betonarme Projeleri var

-Tesisat Projeleri var

-Fenni Mesulleri var

-Yapı Denetimi Kanunu ve Yönetmeliği var

-Yapı Kullanma İzinleri var

-Elektrik, su, kanalizasyon bağlantıları var

-Bu düzenleme ve belgelerin hepsinin altında yetkili (Siyasi ve teknik) sorumlu imzalar var.


Bütün bu düzenlemelere rağmen binalar yıkılıyor can kayıpları yaşanıyor. Hatta Riskli Yapılar olduğu tespit edilmiş olan ve riskli yapılar oldukları on yıldır bilinen, boşaltılıp yıkılması gerekirken mevzuatın boşlukları nedeniyle boşaltılamamış ve bu depremde yıkılıp can kayıplarına yol açan binalar olduğu açıklanıyor ilgililer tarafından.

Yıkılan ve ağır hasar alan yapılarda görülüyor ki yukarıda özetle sıralanan yapım süreci boyunca olmayan şey mevzuata ve bilime uygun imalat ve iş Ahlakıdır.


Yıkımlar ve hasarlı binalar için ve can kayıpları için herkesi ve toplumu suçlu ilan etmek suçu örtmektir. Yukarıda belirtilen kademeler soruşturularak iş Ahlakına aykırı uygulamalar yapanlar (siyasi ve teknik sorumlular) bulunmalı yargı önünde hesap vermeleri sağlanmalıdır.

Ve daha acı olan ise depremde binaları yıkılan bir ülkede, on binlerce inşaat mühendisi, mimar ve şehir plancısı iş bulamamaktadır. Bu ne yaman bir çelişkidir.

Toplum olarak Ahlak'ı ve Ahlak temelli Hukuk'u egemen kılarak, kentlerimizi ve binalarımızı akla, bilime ve tekniğe tam bir uygunlukta inşa etmeyi sağlamak zorundayız. Merkezi ve yerel karar vericiler popülist uygulamaları terk etmeli, imar ve yapılaşma sürecinde ilkeli, kararlı bir duruşla imar affı, imar barışı gibi bilim dışı uygulamaları reddetmelidir. Aksi boş öfke, hamaset ve "yapıyormuş" gibi yapmak olacaktır.

İzmir ve Ege'ye geçmiş olsun. Büyük bir deprem yaşandı. Yıkılan binalarda yaşamını yitiren insanlarımız için üzgünüm, yakınlarına sabır diliyorum.

Hasan Topal

Mimar (Mimarlar Odası İzmir Şubesi Eski Başkanı)

2 Ekim 2020 Cuma

BİR AKDENİZ HARİTASI ve İZMİR

 BİR AKDENİZ HARİTASI ve İZMİR

Antik çağların görkemli kenti Smyrna, Orta çağda Doğu Roma döneminin (Bizans) son yıllarından itibaren iktisadi ve sosyal yapısı durağan küçük bir kıyı yerleşmesine dönüşmüştür. Beylikler ve Osmanlının ilk dönemlerinde daha çok askeri önemde bir savunma, garnizon yerleşimidir.
Farklı kaynaklarda yer alan, XV. yüzyıl ve sonrasına tarihlenen özellikle denizcilerin kullanımına yönelik pek çok sayıda deniz haritasında İzmir Körfezine ve Limanına yer verildiği bilinmektedir.
XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, yakın çevresinde bulunan Büyük Menderes, Küçük Menderes, Gediz ve Bakırçay havzalarının tarımsal ürünlerinin batıya ihracatının gelişmesiyle İzmir körfezinin ve kentin önemi artmaya başlamıştır.
Modern haritacılığın ilklerinden olarak kabul edilen ve 12 Temmuz 1797 yılında yapılmış olan, Akdeniz coğrafyasını ve çevresini gösteren ''Akdeniz Haritası'' çok ilginç görülebilir. Bu haritanın ilginçliği tekniğinin yetkinliği kadar Smyrna (İzmir) Körfezini ve Limanını haritada ayrıntı bir harita olarak göstermesidir.


Bir başka ifade ile batıda, Anadolu'nun verimli tarımsal havzalarının ürünlerine duyulan ihtiyaç nedeniyle, XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Smyrna Körfezi ve Limanı Büyük Akdeniz Haritasında özel bir önem atfedilerek ayrıntılı olarak ve büyük ölçekte vurgulanmaktadır. Akdeniz Haritası William Heather, Ayrıntı harita ''Henry Michelott'' tarafından yapılmıştır.


Yukarıda değinilen tarımsal havzalarda, müslüman üretici, gayri müslim aracı/tüccar ve Levanten İhracatçı dan oluşan bir iktisadi yapı ile İzmir körfezi ve kentinin önemi XIX. yüzyılda daha da artmış, 1876 da Liman ve Rıhtımın yapılmasıyla bütün Doğu Akdeniz'in en önemli İhracat Limanı/Kenti haline gelmiştir.
1797 tarihli Akdeniz Haritası, dönemin ve XX. yüzyıl ilk çeyreğine kadar süren iktisadi durumunun önemli ve tarihi bir belgesi niteliğindedir.

Hasan Topal 2.10.2020
Kaynak: ABD Kongre Kütüphanesi

26 Eylül 2020 Cumartesi

ISSIZLAŞAN MEKANLAR ve SİLİNEN İZLER

 ISSIZLAŞAN MEKANLAR ve SİLİNEN İZLER 

Kentin kültürel ve mekansal değerleri yalnızca geçmişe ait olanlar degildir. Günümüzde de kentin sosyal kültürel yaşamına değerler katan, önemli figürler ile bütünleşip anı değeri olan mekanlar da kent için modern zamanın kültürel bir odak alanıdır. 

Paris için Cafe Magot hangi işlevi yansıtıyorsa, İzmir için de Miko Cafe yaklaşık 25 yıl boyunca benzer işlevi fazlasıyla taşımıştır. Şair Can Yücel'in adı verilen sokağı bir anlamda kente kazandıran, bir buluşma, bir soluklanma, bir paylaşma mekanı olan Miko Cafe kapanmış. Böylesi bir mekanın yaşatılamaması bu kentin karar vericileri ve entelijansiyası için düşünsel bir soru alanıdır. 

Miko Cafe de yarattıkları kültürel soluk ile sokağına, semtine ve kentine katkıları için dostlarımız Elçin ve Cenap'a sonsuz teşekkürler. Alsancak, Kıbrıs Şehitleri Caddesi ve Can Yücel Sokağı Miko'suz artık daha ıssız daha soluksuz kalacak. Üzgünüm

Hasan Topal

8 Eylül 2020

BİR IMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ ÖYKÜSÜ

Bir İmar Planı Değişikliği Hikayesi

Yada Şehirciliğimizin Özet Yakın Tarihi

Emlak Bankası 2002 yılına kadar ülkenin konut sorununun çözümünde finansman desteği sağlayan, yanı sıra büyük kentlerde konut yapıp satan bir Kamu Bankasıdır.

İzmir de Bostanlı-Mavişehir bölgesinde binlerce konut yapmış, İmar planlarında bu konutlarda yaşayacak nüfusun ihtiyacı olan Eğitim, Sağlık, Spor Tesisi, Yeşil alanlar, Kültürel Tesis alanları ayrılmıştır. Bu tesislerden bir bölümü gerçekleşmiştir.

Emlak Bankası 2002 yılında tasfiye edilip, mülkiyetleri Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı/TOKİ'ne devredilmiştir.

Emlak Bankasının yani Kamunun mülkiyetinde bulunan ve imar planında ayrılmış olduğu amaç doğrultusunda Kamunun Kullanımına sunulması gereken Eğitim Tesisi Alanları, Sağlık Tesisi Alanları, Spor Tesisi Alanları, Yeşil/Rekreasyon Alanları TOKİ tarafından satılmıştır.

Bu satışlardan sonra Bakanlık ve TOKİ tarafından yapılan plan değişiklikleri ile, çok sayıda yargı kararına rağmen; Bölgede yaşayan nüfusun ihtiyacı için ayrılmış olan Kamu Eğitim Alanları Özel Eğitim alanı olmuş, Kamu Sağlık Tesisi alanları özel Eğitim alanı olmuş, kamu Sosyal Kültürel Tesisi alanları özel Eğitim alanı olmuş, Yeşil alanlar ve kalan Spor Tesisi alanları da Kamusal kullanım işlevinden çıkarılma, özel mülkiyete dönüşme sürecini yaşamaya başlamışlardır.

Atakentte bulunan ve İmar Planlarında Spor Tesisi Alanı olarak ayrılmış olan ve aslında kamuya terkedilip Kamuya ait Spor tesisi yapılması gereken alan, Planlarda Spor Tesisi alanı olduğu bilinerek satılmış ve satın alınmıştır. Yani yürürlükteki imar planı satın alanların bilgisi dahilindedir ve hiç bir mağduriyetleri yoktur.

Ancak ne gariptir ki İzmir Büyük Şehir Belediye Meclisi, İmar Kanununa ve Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine özetle Şehircilik Bilimine, Planlama İlkelerine ve Kamu yararına aykırı olarak ve parsel ölçeğinde bir Nazım İmar Planı Değişikliği yaparak bu Spor Tesisi Alanını Özel Eğitim Tesisine dönüştürmüştür. 

Değişiklik gerekçeleri de, özel eğitim kurumlarının daha iyi eğitim verdiği gibi bir tuhaf savunma ile yapılabilmiş Meclis oturumunda. Anlaşılan Kamu Yararı ile Özel kişi yararı farkı anlaşılamamış bile..

Bu arada aynı günlerde, kıyıda bulunan bir başka Spor Tesisi Alanını ve Rekreasyon Alanını TOKİ satışa çıkarmış, bütün mahalle sakinleri ve Karşıyaka ve Büyükşehir Belediyeleri bu satışlara haklı olarak ve çok doğru bir duruşla kamu yararı adına karşı çıkmaktadırlar.

Bu çifte standartlı planlama pratiği yaşanırken, tartışmaları sürerken asıl şaşırtıcı gelişme bu gün basına yansımıştır. 

Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı, Atakentte bulunan ve İmar Planında Spor Tesisi Alanı kullanımına ayrılmış olan alanı  Özel Eğitim Tesisi Alanına dönüştüren Nazım İmar Planı Değişikliğini, İmar Kanununa aykırı bularak, Kararın düzeltilmesini istemiş. Basına yansıdığı şekli ile, yakınında eşdeğer bir spor alanı ayrılmadığı gerekçe gösterilmiş. Plan değişikliğinin tek eksiği/yanlışı bu imiş gibi. 

Ve doğruyu kim yapıyor, yanlışı kim yapıyor ortalık toza dumana karışıyor.

..................

Kamu yararı ve Planlama ilkeleri, bir kez delindiğinde, tutunacak dal kalmayan ilkelerdir, çifte standartlı duruma düşülür. Şehircilik anlayışında olması beklenen politik farklar ortadan kalkar.

Ve bu kentin 8500 yıllık mekansal/kültürel birikimi bu gelişmeleri hak etmez yada bu anlayışla, kamusal kentsel donatıları yeterli, yeşil alanları yeterli, yaşam kalitesi yüksek bir dünya kenti olabilmek bir hayli uzak ihtimal.

Hasan Topal

KONAK KEMERALTI İKTİSADİ DURUM

  KONAK- KEMERALTI İKTİSADİ DURUM MEKAN İLİŞKİSİ ve BİR UYARI İktisadi durum ile mekan arasında doğrudan bir ilişki vardır. Bir başka ifade ...